Aşk-ı Kitap

30 Haziran 2014 Pazartesi

Jojo Moyes - Senden Once Ben

 Herkese yeniden merhaba. Çok çok çok uzun bir süre verdiğimin farkındayım. Bu sene benim için sosyal medyadan soğuma yılımdı sanırım. :) Her neyse bugün sizlere daha yeni bitirmiş olduğum bir kitaptan bahsedeceğim.

  

 Kitap Pegasus yayınları tarafından Türkiye'ye getirilmiş. 480 sayfalık bu kitap 2014 yayınlanmış (Kitapyurduna göre).

 Kitapta zengin bir hayat yaşayan Will'in bir kaza sonrası felçli olarak kalmadı ve Lou'nun ona bakıcılık etmesi üzerine geçiyor. Kitabın ilk başları her zaman sıkıcıdır ama bi 100. sayfaya geldiğinizde kitap sizi kendine doğru çekiyor ve siz kitaptan kopamıyorsunuz. Baş kahraman Lou tarafından anlatılan kitap, bazı bölümlerde ikincil karakterlerin anlatımı ile zenginleştirilmiş.

 Bu kitap, ilk çıktığında çok satanlardaydı. Ve benim çok satanlarla aramda bir mesafe vardır her zaman. Herkesin okuduğu veya popülerite ettiği şeylerden hoşlanmam. Ama kitapçıda bu kitaba rastladım almayı pek düşünmediğim bir kitaptı fakat elime aldığımda satın almak istedim ve aldım. Pişman mıyım? Biraz.

 Kitap gerçekten güzel. Anlatımı, insanı hayata bağlama çabası güzel evet ama "Happy End" kısmı olmamış. Kitabı bitirdim ve sinirden patladım. Kitapla sorunum bitiş şekli. Pek açık vermek istemiyorum. Zaten küçük bir ipucu bile kitabı anlamanıza yetiyor. Ama sonunu varsaymazsak güzel bir kitap. Kimi zaman gözleriniz doluyor kimi yerde kahkaha atabiliyorsunuz.  

 Demem o ki bu kitaba şans verirseniz çokta pişman olmazsınız. Okuduğunuz için çok teşekkürler. Yorumlarınızı bekliyorum :)



11 Mart 2014 Salı

İskender Pala - Mihmandar


 Çook uzun zaman sonra herkese yeniden merhaba. Bugün ki konuğum en sevdiğim yazarlardan İskender Pala olacak. Tabii ki şuan çok satanların ilk 10'ununda yer alan Mihmandar
 

 Kendilerini 30 Ocak'ta okumaya başladım fakat hiç adetim olmayan bir şey oldu ve ben bu kitabı bir buçuk ay gibi bir sürede bitirdim. Tembelliğimden mi kitabın umduğum gibi olmamasından mı bilemedim.

 Gelelim birazcık teknik bilgiye.. İskender Pala'yı bilenler Kapı Yayınları ile çalıştığını bilir. Harika kapak tasarımları, kitabı şekli her şekilde güzel. Yaklaşık 383 saydan oluşan kitap sanıyorum ki Ocak ayının başlarında yayınladı. Ve ben Ocak ayında bu kitabı satın almama rağmen kitabım 2. baskı ne yazık ki :( Neyse kitap Kitapyurdu'nda 5855 kez satılmış ve çok satanlar listesinde 5. sırada. Liste fiyatı 19.00 tl iken Kitapyurdun'da 14.25 tl. Gerçekten fark var.

 Sıra konusunda.. İskender Pala'nın o Osmanlı Dönemi kitapları gibi değil. Peygamberimizin (s.a.v.) hicretinden başlayarak Arapların Bizans'a saldırmasına kadar uzanan bir süreci anlatıyor. Kitap her zamanki gibi birinci ağızdan, kitabın kahramanları tarafından, anlatılıyor. Konusu Peygamberimizin mihmandarı Eyüp Sultan'ı anlatsada pek onun çevresinde geçmiyor. Genelde Eyüp Sultan'ının çevrelerinde gelişen olaylar çerçevesinde geçiyor.

 Yorumlarım ise; beklediğim gibi bir kitap değildi açıkcası. Sanırım İskender Pala'nın Osmanlı Dönemi kitaplarına çok alıştım ve bu eski dönem bana biraz garip geldi. Kitap çok çok iyi değil bir Katre-i Matem, bir Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk kesinlikle olmaz. Beğenmememin asıl bir nedeni de kitabı uzun bir sürece yaydığım için kitaptan sıkıldım ve kitabın gerçek değerini anlamadım. Yani galiba :) 

 Benden bir tavsiye hiç bir kitabı boşlamayın. Her gün bi kaç sayfa okumak bile insanı kitaba bağlıyor. Bir daha ki yazıda görüşmek üzere Allah'a emanet olun.. :)

6 Şubat 2014 Perşembe

Elif Şafak- Bit Palas

 Yine yeniden merhaba :) Her ne kadar google'da aramada hala blogum çıkmasada, yazılarımı max 9 kişi okusada ben yılmıyorum ve yazmaya devam ediyorum :) Sömestr'ın bitmesine dört gün kaldı ve ben sömestr bitmeden her gün yaz yazmayı umuyorum. Şuan gerçekten çok yorgunum ama olsun bu yazıyı yazacağım!! :) Bugün ki konuğum Elif Şafak'tan Bit Palas. Okumaya devam edin :) 


 Geçen sene doğum günümde çok sevdiğim bir arkadaşım hediye etmişti bu kitabı. Fakat ben ancak Ramazan Ayı'nda okumaya fırsat bulabildim. :) Kitaba çok ön yargılı başladım. Çünkü Elif Şafak'ın dilinin ağır olduğunu düşünüyordum. Ama hiçte öyle değilmiş. Gayet akıcı ve konusuda oldukça ilginç.

 Bit Palas adından da anlaşılacağı gibi bir apartman adı. Bitli Apartman. Konun geçtiği apartmanın adı Bonbon Palas. Rus bir adam tarafından yaptırılmış. Apartman adı adamın aklı dengesini kaybetmiş karısı tarafından konulmuş. 2000'lerin başını anlatıyor. 

 Kitap apartmana yeni taşınan birinin ağzından anlatılıyor. Ve kitap hep daire numaralı ile yani apartmanda yaşayan insanların aynı anda başından geçen olayları anlatıyor. Ki okunmasını tavsiye ettiğim bir kitap.

 Her dairede garip , farklı ve sorunlu insanları ele alıyor. Aslında kitap oldukça eğlenceli. Fakat ilk sayfalarını özellikle mezarlık taşıma konusun geçtiği sayfaları dikkatli okumanızı tavsiye ederim.

 Kitabın ana özeti ise; ölümle kafayı bozmuş bir tıp öğrencisi, mobilyalarla sorunu olan bir apartman görevlisi, ikiz kuaförler, hijyen tijen, platin renkli saçlı yaşlı teyze vs vs.. 

 Bugün yazımı kısa tuttum. Affola :) Allah'a emanet olun. Bir daha ki kitapta buluşmak üzere :))

5 Şubat 2014 Çarşamba

Gary Small- Gigi Vorgan -- Bir Psikiyatristin Gizli Defteri

 Merhabalaar :) Bugün blogumun ikinci yazısı ile karşınızdayım :)
Bugün bahsedecek olduğum kitap psikolojik vaka anıları. Normalde psikoloji kitaplarından pek hoşlanmam ama bu kitabın ismi bana büyüleyici geldi. Ve hemen aldım. Yine ve tabi ki Kitapyurdu'ndan .
   



 Kitabın teknik bilgileri; NTV yayınları tarafından yayınlanmış bu kitap ben de ki 13. baskısı. 336 sayfadan oluşuyor. Karton kapak fakat biraz ince gibi. Fiyatı 20 tl fakat ben Kitapyurdu'ndan 15 tl gibi bi fiyata aldım.

 Gelelim görüşlerime; dediğim gibi psikoloji konularından hoşlanmam ama bu kitap çok çekici geldi bana. İsmi, basım sayısı beni etkiledi. Kitapyurdu bangır bangır gösteriyordu. Bi şans verdi ve aldım. Önce ilginç geldi bana. Dedim kesin garip olaylar ekşınlar vardır. Ama gelin görün ki kitabı bitirmek ömür bitirmekten daha zor oldu. Garip vakalar yok. Yani beni heyecanalandıran Amerikan filmleri gibi değil. Kafanızdan o düşünceyi bi kere atın. Sadece"aaa böyleleri de varmış" diyebiliyorsunuz. Zaten parça parça hikayeler var. Mr. Small kendi başından geçenleri yazmış. Kimi yerlerde şaşırdım ama okumasaydım da olur dediğim kitaplardan. İki arkadaşımda bu kitabı benden istedi ve ikisi de yarıda bırakarak bana geri verdi.

 Ama şurası da var. Eğer ki psikoloji eğitimi alıyorsanız, almak istiyorsanız yada ilgi duyuyorsanız sizi gerçekten bilgilendirecek bir kitap. Bol bol terim ve açıklamalar var. Yani bir psikoloji eğitim kitabı gibi. 

 Kitabın içeriğine gelmek istersek bu konuda pek yazacak birşey yok ama ana başlıklarıyla şöyle; alışveriş hastası bir kadın, kolunu kesmek isteyen bi adam, oğlu ile beraber tıp okumaya çalışan bir anne, çok su içerek beynini tuzdan arındıran hollywood prodüktör vs vs.. 

 Dediğim gibi psikolojiye ilgi duyuyorsanız sıkılmadan okursunuz. Bir daha ki yazıda görüşmek üzere. Allah'a emanet olun :)



4 Şubat 2014 Salı

Nar Ağacı- Nazan Bekiroğlu

 Öncelikle merhabalar, bu blogda sizlere okuduğum kitapların yorumlarını yapacağım. Yazıyı okumaya devam edin :)




Bu kitabı çok değer verdiğim bir ablam tavsiye etmişti. Ettiği gün gidip almıştım. Ve tam 6 günde rekor denecek kadar kısa bir sürede bitirdim. Kitap nasıl mı? Tek kelime ile harika. Bir internet sitesi bile var. Oradan kitabın içeriğine, fragmanlarına ve satın  alma işlemlerini inceleyebilirsiniz.
 Gel gelelim kitabın teknik kısmına. Timaş Yayınları tarafından basılmış olan bu kitap karton kapaktan oluşuyo. Ve 536 sayfadır. Normal fiyatı 25 tl iken ben yeni çıktığında NT'de Timaş Yayınları indiriminden 16,50 tl gibi bir fiyata satın aldım. Kitapyurdu'n da 14 bine yakın satılmış. Ayrıca Nar Ağacı uzun bir süre en çok satanlar listesindeydi.

 Şimdi de kitabın içeriğinden bahsetmek istiyorum;

  Roman türünde yayınlanan bu kitap benim için "Asla Unutulmayacak Kitaplar" listesinde. Okuduğum en güzel aşk romanı. Aşkı saçma sapan, alışıla gelmiş bir şekilde değil sıra dışı bir şekilde ile anlatmış Bekiroğlu. Kitap Tebriz, Batum, Trabzon ve İstanbul olmak üzere bir çok farklı şehirde geçiyor. Ki ben bir Trabzonlu olarak bu kitabı heyecanla okudum. Yazarımız da doğma büyüme Trabzonlu ki bu bende bir artı puan kazandırdı.
 Kahramanlarımız Azeri asıllı Tebriz'de bir halı tüccarının oğlu olan Settaran ve  küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş büyükanne ve büyükbabası ile Trabzon'da yaşayan Zehra. Olayın genel tarihi ise şöyle 1915 Balkan Harbi öte yandan Bolşevik İhtilali tarihlerinde geçiyor. Yazarımız olayın kahramanlarını kendi annane ve dedesi olarak göstermektedir. Ve Cassandra (yanlışta olabilir affola :)) kehaneti ile anlatmaktadır.
 Settarhan halı tüccarlığı yapmakta ve halasının kızı Azam'a aşıktır. Fakat Azam'ın farklı seçimler yapması üzerine yıkılan Settarhan önceden halı ticareti yaptığı Batum'a gider. Bolşevik İhtilali patlak verince Trabzon'a kaçmak zorunda kalır. Orada olaylar birbirini bağlar ve Zehra ile tanışır.


"Zaman çok şeye gebe, Azam yüz bin "oy" çeksede içinde bu aşk oldukça Settarhan ölmezdi." 146

 Diğer baş kahramanımız ise Zehra. Zehra'nın İsmail adında bir abisi vardır. Ve 1915 Balkan Harbi'ne gönüllü bir şekilde gitmiş ve savaşamadan hastalıktan vefat etmiştir. Komşuları olan bir Ermeni kadın techir kanunu ile sürülmeye zorlanır. Kadın kızını Zehra'nın büyük annesine bırakır ve gider. Bu sırada Rusların Trabzon'a doğru yöneliyor söylentileri ile Zehra, büyük annesi ve evlat edindikleri küçük kız ile birlikte İstanbul'a gitmek isterler. Neleri var yok satarlar. Eski bir araba ve yaşlı at alacak bir miktar para elde ederler. Zehra'nın büyük babası Trabzon'da kalmayı tercih eder. Büyük annesi ve bir erkek akraba ile İstanbul yollarına düşerler. Fakat bir süre sonra işler ters gider. Ve gemiye binerek İstanbul'a bir akrabalarının yanına giderler. Zehra, abisi İsmail'in izini sürer ve öldüğünü öğrenince yıkılır. Aynı gemi ile Rus tehlikesi geçtikten sonra Tabzon'a dönerler. Bu sırada olaylar birbirini kovalar Zehra ile Settarhan görücü usulü ile tanışırlar. 

  "Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim
   Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin" 508 

 Evet kitabın genel içeriği böyle. Kesinlikle kütüphanelerde olması gerekan roman türlerinden birisi. Okuduğunuzda asla sıkılmayacaksınız. İyi okumalar :)